19 Eylül 2011 Pazartesi

İsimsiz (12. İstanbul Bienali), 2011


Bu seneki bienal Félix González-Torres isimli (1957-1996) Küba doğumlu Amerikalı sanatçının yapıtlarını çıkış noktası alarak; günlük yaşam temalarına, üst modernizm, minializm ve kavramsalcılıktan atıflarda bulunarak oluşturulmuş. Bienalde 5 karma sergi ve 50’den fazla kişisel sergi var. Karma sergiler direkt Félix González-Torres’in eserlerinin ismiyle oluşturulmuş. Kişisel sergilerde çok hoşuma giden ilham verici sergiler vardı.
17 Eylül’de başlayan Bienal 13 Kasım’a kadar Tophane Antrepo 3 ve 5’te gezilebilir.
Bisan Abu-Eisheh - Evcilik OyunuKudüs’te İsraillilerin yıktıkları binaların döküntülerinden bulduğu parçaları sergilemiş. Yanlarında da binaların yerleri yıkım tarihleri ve içinde kaç kişi yaşadığını yazmış. Musluk, boru, su tabancası, oyuncak gibi parçalardan yaşanmışlıkları görmek etkileyiciydi.
Jonathas de Andrade - Tropik Kalıntı
Brezilya Recifeli bir genç şehirdeki olağanüstü evlerin birer birer yok edildiğini keşfeder. Bu olaylara paralel olarak çöpte bulduğu bir günlüğü ve günlük sahibiyle paralel hayat yaşayan birinin fotoğraf albümünü bu yıkımlarla birlikte sergilemiş. Günlük Türkçe olarak da basılmış, ele alıp okumak mümkün

Marwa Arsanios - Acapulco Hakkında Her Şey
Acapulco Sahil Tesisinde (Beyrut), hayranlık duyduğu, Raja Saab için yapılmış bir yazlık ev. Şimdilerde ise mültecilerin işgali altında. Eski zamanlarda yazlık ev olarak kullanılırkenden günümüzde aldığı rezil görüntüleri mevcut.

Taysir Batniji - Babalar
Gazze’deki dükkanlardan çekilen duvardaki veya raflardaki portrelerden oluşuyor. Bunlar kimi zaman dükkanı kuran baba, kimi zaman usta, kimi zaman da dükkanın şimdiki sahibi. 34 fotoğraf ilginç bi bütünlük oluşturmuş. Bir tanesinde ülker çokosandviç görmek de mümkün.

Letizia Battaglia
Sicilyada yıllarca gazetecilik yapmış ve mafya cinayetlerinin fotoğraflarıyla bienalde. Bence en etkileyici sergilerden biri olmuş. Çok söze gerek yok…

Martha Rosler - Savaşı eve taşımak: Güzelim Ev
Vietnam Savaşı’na ait görüntüleri Amerika’da yayımlanmış iç mimarlık dergilerinden aldığı fotoğraflarla montajlayarak, Amerikalılar için, rahatsız edici ama bence bir o kadar da başarılı eserler ortaya çıkarmış. Ortaya çıkan şeyler büyük birer sanat eseri değil belki ama Vietnamlıların hissettiklerini bir an olsun hissettirmeyi başarıyor.