20 Nisan 2011 Çarşamba

Bizim Büyük Çaresizliğimiz

Yamaç Okur'un keşfedip tekrar birlikte çalıştığı Seyfi Teoman'ın son filmi Bizim Büyük Çaresizliğimiz. İlker Aksum, Fatih Al ve Güneş Sayın başrollerde...

Film, alışılmış Türk Sinemasının çok ötesinde bir yapım. Nuri Bilge Ceylan filmlerinden alınabilecek tadı buldum şahsen.

Film, lisede fikse olmuş iki ezik arkadaşın, orta yaşlarında yaşadıkları fantezinin ortasında geçiyor. Bu iki ezik tipin yanına bir de genç kız koyunca, bence, seyredeğer bir yapım çıkmış ortaya. Uyarlanan kitabı okumadım ama tahmin ediyorum ki iki adamın iç çatışmaları daha güzel anlatılmıştır.

Sonuç olarak, kavga, dövüş, silah, seks olmadan da güzel film yapılabileceğinin göstergesi olan nadir Türk filmlerinden olan Bizim Büyük Çaresizliğimiz, izlenesi mükemmele yakın bir film olmuş.

---- Bundan sonrası film ile ilgili bilgi içerir ----

BONUS: Ender (İlker Aksum), Nihal'e (Güneş Sayın) bir anısını anlatırken en yakın arkadaşı Çetin'e (Fatih Al) "Lennie" diye seslenmektedir. O ana kadar aralarındaki ilişki çözülemeyen, hatta eşcinsel yaklaşım sezinlenen bu ilişki, "Fareler ve İnsanlar"a yapılan bu göndermeyle biraz da olsun netlik kazanır, raftan kitabı alıp Nihal'e verir okuması için ve verdiği basım tam da benim okuduğum basımıdır. (Bu da böyle bir anımdır...)

www.bizimbuyukcaresizligimiz.com

10 Nisan 2011 Pazar

Herman & Candelaria Zapp

Herman ve eşi Candelaria Zapp, iki Arjantinli 1996 yılında evlenirler. Çok mutludurlar, hiç bir sıkıntıları yoktur, ama ikisi de dünyayı gezmek istemektedirler. Bir engelleri olmadıklarını farkederler ve 2000 yılında, dededen kalma 1928 model bir arabayla atarlar kendileri yollara...

İlk hedefleri Alaska, daha sonra Güney Amerika kıyıları, Kuzey Amerika, Kanada, Avustralya ve şimdi de Asya'dalar. Yolculuk boyunca 4 çocukları oluyor ve eğitimlerini arabada internet yardımıyla yapıyorlar. Bu arada 3-4 haftalık bir mola ve doğumlarda kaldıkları hastaneler dışında arabada yaşıyorlar. Çocukların hepsi farklı bir ülkede doğuyor. 11 yıldır yollardalar, hem de saatte 70km'yi geçemeyen külüstürleriyle.

Herman'ın facebook hesabı var, hemen mesaj attım; Türkiye'de ünlü oldunuz diye, gazeteye çıktığından haberi yoktu, linki hemen facebook sayfasından paylaştı, Türkiye'ye geldiğimizde yardımı olur diye sevindi. Ben nereleri gezeceklerini sordum, o da plan yapmadıklarını sadece gezdiklerini söyledi, bir nevi rüzgar nereye atarsa...

Ona 4 çocuk ve dünya turu yapmanın benim de hayallerimden biri olduğun ve Türkiye'de görüşmeyi umduğumu söyledim, cevap yazmadı...

Onu ağarlayamasam da, güzel bir yemek ısmarlarım belki...

İlgilenenler için yazdıkları bir kitap ve internet siteleri de var.

9 Nisan 2011 Cumartesi

Hasan Söylemez

Bu adam bir gün bunalıyor ve bisikletle Türkiye turu yapmaya kalkışıyor, hem de beş parasız ve bisikleti bile olmadan; gidiyor bisikletçide çalışıp önce bir bisiklet alıyor sonra da düşüyor yola...

Hedefi hiç para harcamadan 10.000 kilometre yapmak; yemek için çalışmış, kimi zaman karşılıksız vermişler kimi zaman da aç kalmış. Yola çıkış amacı "kendini bulmak" aslında, etiketlerden ve yapmacıklıklardan sıkılıp atmış kendini yola... Aslında fotoğrafçı, yolda çektiği fotoğraflarla sergi düzenlemiş, kazandığı paraları da bağışlamış.

8 ay gezmiş bisikletiyle, 10.000 kilometreyi aşmış, saç-sakal birbirine karışmış. Ben 26 Şubat'ta televizyonda görüp tanıdım kendisini, fakat bugün birden aklıma gelip yazmak için internetten aradığımda, bugün yayınlanmış bir röportajı olduğunu da gördüm. Aslında bugün Herman Zapp hakkında yazacaktım fakat önce benzer konuda Türk birinden bahsetmeyi tercih ettim.

Kararlılığı ve iradesi sebebiyle kendisini kutlarım.

Yola çıkmaya niyetlenenlere duyurulur: Bir bilene danışmadan yola çıkmayın, tünellerde ezilme tehlikesi yaşayabilirsiniz(miş), her bisiklet uzun yol için ideal değildir(miş) ve dahası...

hasansoylemez.com